Δευτέρα 24 Μαΐου 2010

Strategies for Managing Reproduction in the Heat-Stressed Dairy Cowl



P. J. Hansen" and C. F. ArBchiga'y2
*Department of Dairy and Poultry Sciences, University of Florida, Gainesville 3261 1-0920 and
+Facultad de Medicina Veterinaria y Zootecnia, Universidad Autonoma de Zacatecas Zacatecas, Mexico

ABSTRACT

Establishment and maintenance of
pregnancy is difficult in lactating dairy cows exposed
to heat stress because of reductions in estrous
detection rate and the proportion of inseminated cows
that maintain pregnancy. The most common approach
to ameliorate heat stress in developed countries has
been to alter the cow's environment through provision
of shade, fans, sprinklers, and so on. Nonetheless,
seasonal variation in reproductive function persists.
Increased understanding of bovine reproductive function
and its alteration by heat stress has led to
additional strategies for reducing deleterious consequences
of heat stress on reproduction. These include
hormonally induced timed artificial insemination,
which can reduce losses in reproductive efficiency
caused by poor detection of estrus, and embryo
transfer, which can increase pregnancy rate by
allowing embryos to bypass the period when they

are most sensitive to elevated temperature (Le., in the
first 1 to 2 d after breeding).

Πέμπτη 20 Μαΐου 2010

The effects of bovine viral diarrhoea virus on cattle reproduction in relation to disease control




Abstract

Bovine viral diarrhoea virus (BVDV) is a major reproductive pathogen in cattle. Infection of the bull can lead to a fall in semen quality and the isolation of infectious virus in the ejaculate, while infection in the cow leads to poor conception rates, abortions and congenital defects. BVDV also reduces the animal's resistance to other respiratory and enteric pathogens. The prevalence of BVDV is primarily due to the efficiency with which the virus crosses the placenta of susceptible females. Calves that survive infection during the first trimester of pregnancy are born with a persistent and lifelong infection.

Τετάρτη 19 Μαΐου 2010

Sıgırlarda Kan Üre Nitrojen Düzeyinin Fertiliteye Etkisi

                                                
                                                 


                                                    Ibrahim AYDIN
Selçuk Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Dogum ve Jinekoloji Anabilim Dalı, Konya-TÜRKIYE


Özet: Yüksek miktarda protein içeren rasyonlarla beslenen ineklerde kan üre nitrojen (BUN) konsantrasyonu artmakta,
artan BUN konsantrasyonu ise fertiliteyi olumsuz olarak etkilemektedir. Sıgırlarda normal BUN konsantrasyonu 12 ile
15 mg/dl arasındadır. BUN konsantrasyonu 19 ile 20 mg/dl’den yüksek olan ineklerde gebelik oranı %20 ile %25 arasında
azalmaktadır. Sıgırlarda yüksek BUN konsantrasyonları ya fertilizasyonda aksamalara ya da erken dönemde
embriyonik ölümlere yol açarak gebelik oranlarını düsürmektedir.

Anahtar Kelimeler: Fertilite, sıgır, üre nitrojen.

Effect of Blood Urea Nitrogen Level on Fertility in Cattle

Summary: Blood urea nitrogen (BUN) concentration increases in cattle fed with dietary including high amount of
protein. However, this increase is associated with decreased fertility. Normal value of BUN in cattle should be between
12-15 mg/dl. If BUN reaches at a level of 19-20 mg/dl, pregnancy rate decreases by 20-25%. It is suggested that high
BUN concentration either leads to failure in fertilization or causes early embryonic deaths.

Key Words: Cattle, fertility, urea nitrogen.

Giris

Ineklerde fertiliteyi etkileyen faktörler genital organlarda
fonksiyonel bozukluklar, enfeksiyonlar,
dogmasal-edinsel anomaliler ve bakım-besleme
gibi çevresel faktörlerdir.

Παρασκευή 14 Μαΐου 2010

The effect of temperature stress on dairy cows






J. Praks

When environmental temperatures move out of the thermoneutral zone (or comfort zone) dairy cattle begin to experience either heat stress or cold stress. Either stress requires the cow to increase the amount of energy used to maintain the body temperature and there is less energy available to produce milk. Thermoneutral zone is the range of environmental temperatures where normal body temperature is maintained and heat production is at the basal level. The ranges of thermoneutral zone are from lower critical temperature (LCT) to upper critical temperature (UCT). LCT is the environmental temperature at which an animal needs to increase metabolic heat production to maintain body temperature. UCT is the environmental temperature at which the animal increases heat production as a consequence of a rise in body temperature resulting for inadequate evaporative heat loss (Yousef, 1985). Thermoneutral zone depends on the age, breed, feed intake, diet composition, previous state of temperature acclimatization, production, housing and stall conditions, tissue (fat, skin) insulation and external (coat) insulation, and the behaviour of the animal. UCT is given as 25-26 ºC , LCT as a range from -16 to -37 ºC for dairy cows (Berman et al., 1985; Hamada, 1971). LCT for newborn calves is 10 ºC in dry and draught-free environment. LCT decreases to 0 ºC by the time the calf is 1 month old

Πέμπτη 13 Μαΐου 2010

SIĞIRLARDA ABOMASUM DEPLASMANI VE OPERATİF SAĞALTIMI





*Ali Said DURMUŞ *Emine ÜNSALDI

*Fırat Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Cerrahi Anabilim Dalı-ELAZIĞ


ÖZET
Bu çalışmada sığırlarda abomasum deplasmanlarının tanımlanması, oluşum mekanizması ve sağaltımı ile ilgili kısa bilgiler verilmiş ve kliniğimize gelen olgular üzerinde yapılan çalışmanın sonuçları tartışılmıştır.
Değişik ırk ve yaştaki, toplam 12 adet inekte abomasumun sola deplasmanı (LDA), olgularında sol fossa paralumbalisten, abomasumun sağa deplasmanı (RDA) olgularında ise sağ fossa paralumbalisten laparatomi yapılmış ve abomasopeksi uygulanmıştır. Sekiz adet olguda iyileşme görülürken diğer olgulardan 3 adedi kesime sevk edildi, 1 olgu ise hasta sahibi tarafından zayıfladığı gerekçesiyle kesilmiştir.
Çalışmadan elde edilen sonuçlar, abomasum deplasmanı bulunan olguların, özellikle abomasumun torsiyona uğradığı durumlarda erken şirurjikal girişimle abomasopeksi uygulanarak sağaltılabileceğini göstermektedir.

Anahtar kelimeler: Abomasum deplasmanı, Abomasopeksi, Sığır


ABSTRACT

SURGICAL CORRECTION OF DISPLACED ABOMASUM IN CATTLE

In the current study, brief explanation was given on identification, mechanism of occurence, and treatment of displacement of abomasum, and then, materials, methods and results of the experimental study were discussed.
This study was conducted on 12 cattle with different breed and age. The laparatomy was carried out in the left flank on left displaced abomasum (LDA), and in the right flank on right displaced abomasum (RDA), and abomasopexy was performed in both cases. Eight of the 12 cattle was recovered. Three cases were slaughtered, and one case was slaughtered for lose weight by the owner.
The results showed that early surgical attempts (abomasopexy) were useful in displaced abomasum, particularly torsioned abomasum.

Τετάρτη 12 Μαΐου 2010

İneklerde Tespit Edilen İlk Atlama Davranışından Suni Tohumlama Zamanına Kadar Geçen Sürenin Gebelik Oranları Üzerine Etkisi




Bu araştırma, ineklerde tespit edilen ilk atlama davranışından suni tohumlama zamanına kadar
geçen sürenin gebelik oranları üzerine etkisini araştırmak amacıyla yapıldı.
Çalışmada, toplam 94 inek kullanıldı. İnekler gözlem yoluyla günde 3 kez östrusun davranışsal
belirtileri yönünden kontrol edildi. Tohumlama anında ineklerin östrusta olup olmadıklarının
doğrulanması için progesteron test kitleri kullanılarak progesteron seviyeleri belirlendi. Östrusta
olduğu belirlenen inekler 3 gruba ayrılarak ilk atlama davranışının görülmesinden sonraki 0 ile 8.
saatler (Grup I), 8 ile 16. saatler (Grup II) ve 16 ile 24. saatler (Grup III) arasında tohumlandı.
Tohumlamayı takip eden 55–60. günlerde rektal palpasyonla gebelikler teşhis edildi.
Bu çalışmada, östrusun davranışsal belirtilerini göstermesine rağmen yüksek progesteron
düzeyine(>1 ng/ml) sahip ineklerin oranı %16,0 olarak kaydedildi. İlk atlama aktivitesinin
belirlenmesinden sonraki 8 saat içerisinde tohumlanan ineklerin gebelik oranının (%42,9) diğer
gruplardaki ineklerinkine göre (%78,1 ve %73,1) önemli derecede (p<0,05) düşük olduğu gözlendi. Sonuç olarak, ineklerde ilk atlama davranışından suni tohumlama zamanına kadar geçen süre gebelik oranları açısından önemli bir role sahiptir. Özellikle ineklerin tespit edilen ilk atlama davranışından sonraki 8 saat içerisinde tohumlanması gebelik oranlarının azalmasına yol açabilir.
 Anahtar Kelimeler: İnek, Atlama davranışı, Suni tohumlama, Gebelik oranı, Progesteron düzeyi 

The effect of interval from first detected mounting activity to artificial insemination on conception rates in cows

LABORATUVARSIZ OLMAZ




Çiftlik hayvanlarının sürü yönetiminde, teşhis, tedavi ve koruyucu hekimlik hizmetlerinde laboratuvarın yardımı kaçınılmazdır. Yapılacak laboratuvar analizlerinin yol göstericiliğinde karar vermek takip edilecek en akıllıca yöntemdir.
Sürü yönetiminde önleyici, kontrol edici, yönlendirici yol laboratuvardan geçer. Hastalık söz konusu olduğunda ise doğru teşhis yine laboratuvar yöntemlerinden yararlanılarak konulur.

NEOSPOROSIS



Doç.Dr.Gülay VURAL

Neosporosis, Neospora caninum tarafından olusturulan ve genis bir omurgalı
hayvan soyunda görülen protozoer bir hastalıktır. N. caninum ilk olarak 1988 yılında bir
köpeğin merkezi sinir sisteminden izole edilmistir. 1957 yılından bu yana saklanan doku
örneklerinde Neospora caninum‘un varlığı tespit edilmis olup, bundan önceki yıllarda
Toxoplasma gondii’’ye olan benzerliğinden dolayı yanlıs teshis edildiği bildirilmistir
(DUBEY ve LINDSAY, 1996).

Sınıflandırma
Neospora caninum’ un PCR çalısmaları ile nükleotid dizileri DNA sıklığı ve
ribozomal RNA’ları incelenmis ve asağıdaki sekilde sınıflandırılmıstır (DUBEY ve LINDSAY,
1996).

Anaç : Apicomplexa Levine , 1970
Sınıf : Sporozoa Leuckart, 1879
Sınıfaltı: Coccidia Leuckart, 1879
Takım : Eimeriina Leger , 1911
Aile : Sarcocystidae Poche, 1913
Cins : Neospora
Tür : Neospora caninum

MORFOLOJI
Neospora caninum ‘un takizoit ve doku kistleri ile bunların içlerindeki bradizoitler,
köpek dıskısı ile atılan ookistleri belirlenmistir.

Πέμπτη 6 Μαΐου 2010

Mastitis Olgularında Virusların Rolü

Uludag Univ.J.Fac.Vet.Med
28(2009),1:39-46
Geliş Tarihi : 26.06.2009
Kabul Tarihi :09.07.2009

 
    

 
                                            Gizem ALPAY*                  Kadir YEŞİLBAĞ
                  * Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı, Görükle-Bursa


Özet: Bu derlemede özellikle sığır mastitis olgularının etiyolojisinde virusların rolleri irdelenmiştir. Viruslar
sığır mastitis olgularında hem hazırlayıcı hem de primer etiyolojik ajan olarak rol oynayabilirler. Bovine
herpesvirus 2, vaccinia virus, sığır çiçeği virusu, yalancı sığır çiçeği virusu, vesicular stomatitis virusu, şap hastalığı
virusu ve bovine papillomavirus memede lezyon oluşturarak memenin doğal savunma mekanizmasını
sekteye uğratırlar.

Τετάρτη 5 Μαΐου 2010

Süt Sığırcılığı Sürü Yönetiminde Döl Verimi



Özet
Süt sığırcılığında istenilen verimlerin elde edilmesi ve sürünün devamı, başarılı bir sürü idaresine bağlıdır. Sürü yönetimi
denildiğinde, bir süt sığırı işletmesinden sağlanan geliri en üst seviyeye çıkarmak amacıyla, sürü düzeyinde yapılması gereken
uygulamalar anlaşılmalıdır.

Τρίτη 4 Μαΐου 2010

Toxoplasma gondii benzeri protozoer enfeksiyonlar: Neospora caninum enfeksiyonu

Doç.Dr. Oğuz KUL

Kırıkkale Üniversitesi Veteriner Fakültesi

Patoloji Anabilim Dalı


Neosporozis, ilk kez 1988 yılında köpeklerde tanımlanan ve Toxoplasma gondii-benzeri lezyonlarla karakterize protozoer bir enfeksiyondur. Benzeri hastalık tablosu 1984’de Bjerkas ve ark., tarafından da rapor edilmesine rağmen, yalnızca toksoplazmozla olan benzerliğinden yola çıkılarak lezyonlar tanımlanmış, yeni bir hastalık olduğuna dair kanıtlar gösterilememiştir.

Δευτέρα 3 Μαΐου 2010

Escherichia coli

Genel Bilgiler



E. coli Enterobacteriaceae familyasına bağlı Escherichia cinsi içinde yer alan Gram negatif çomaklardır. Etkenin hayvanlarda yaptığı hastalıklar aşağıdaki gibidir.
1-Evcil hayvanlarda intestinal hastalıklar (kolibasillozisler): Yeni doğmuş ve genç hayvanların (buzağı, kuzu, domuz, yavrusu, tay, civciv gibi) infeksiyonları.
2- Evcil hayvanlarda ekstra intestinal hastalıklar: Bunlar
A- Ürogenital sistem infeksiyonları
a- Kedi ve köpeklerde E. coli ‘den ileri gelen sistitis ve piyelonefritis’ler
b- Köpek ve atlarda genital sistem infeksiyonları
B- Meme bezi infeksiyonları (mastitisler)
C- Akciğer yangıları (pnömoni)
D- Yara infeksiyonları
E. coli ile ilgili olarak klinik mikrobiyoloji ve gıda mikrobiyoloji bölümlerinde genel bilgi ve analiz yöntemleri bilgileri bulunmaktadır.

Κυριακή 2 Μαΐου 2010

Ορολογική διερεύνηση του Βόειου ερπητοϊου 1 (BHV-1) σε εκτροφές αγελάδων γαλακτοπαραγωγής



Η Λοιμώδης Ρινοτραχεΐτιδα των Βοοειδών (Λ.Ρ.Β) είναι ένα ιογενές νόσημα με παγκόσμια εξάπλωση. Οφείλεται σε ιό που ανήκει στην οικογένεια Herpesviridae, στην υποοικογένεια Alphaherpesvirinae και στον υπότυπο 1 (Bovine Herpes Virus-1, BHV-1). Ο BHV-1 προκαλεί νόσο που χαρακτηρίζεται από πυρετό, προσβολή της ανώτερης αναπνευστικής οδού (ρινοτραχεΐτιδα) και επιπεφυκίτιδα.

Σάββατο 1 Μαΐου 2010

Το διαρροϊκό σύνδρομο των νεογέννητων μόσχων




Εμφανίζεται κατά την διάρκεια των πρώτων τεσσάρων εβδομάδων της ζωής τους και αποτελεί μια από τις κυριότερες αιτίες οικονομικών απωλειών τόσο στις μονάδες κρεόπαραγωγής όσο και σε γαλακτοπαραγωγικής κατεύθυνσης.
Αυτό οφείλεται στο μειωμένο ρυθμό αύξησης, την καθυστερημένη ανάπτυξη των μόσχων, το αυξημένο κόστος εργατικών και η οικονομική αξία των μόσχων.
Οι κυριότεροι παθογόνοι μικροοργανισμοί που προκαλούν το διαρροϊκό σύνδρομο των μόσχων είναι κορώνα ιός, ροτάιος, το cryptosporidium parvum, E. Coli και η salmonella.

ΠΡΟΛΗΨΗ
Ένα αποτελεσματικό πρόγραμμα πρόληψης βασίζεται στη μεγιστοποίηση της φυσικής αντίστασης του ζώου μέσω πρόσληψης μητρικών αντισωμάτων, στη βελτίωση του περιβάλλοντος διαβίωσης του, στη μείωση του stress και στην αποτροπή της έκθεσης του ζώου στους παθογόνους μικροοργανισμούς.
• Συνιστώνται εμβόλια στις έγκυες αγελάδες την κατάλληλη περίοδο.
• Σωστός και έγκαιρος θηλασμός του νεογέννητου μόσχου.
• Τα μοσχάρια πρέπει να γεννιούνται σε στάβλο με παχιά στρωμνή, ο οποίος να έχει καθαριστεί και απολυμανθεί προσεκτικά πριν το τοκετό.
• Το περίνεο και ο μαστός των αγελάδων να πλένονται καλά πριν από τον τοκετό.

ΘΕΡΑΠΕΙΑ
1. Το πρώτο ζώο, που εμφανίζει διάρροια αποτελεί την κύρια πηγή μόλυνσης για την εκτροφή και η άμεση απομόνωση του παίζει σημαντικό ρόλο στον περιορισμό της εξάπλωσης και της σοβαρότητας του νοσήματος.
2. Υποστηρικτική αγωγή με υγρά και ηλεκτρολύτες.

Ο κίνδυνος θανάτου του μόσχου προέρχεται από την αφυδάτωση, την οξέωση και την νεφρική ανεπάρκεια.
Η χορήγηση υγρών από το στόμα αρκεί τις περισσότερες περιπτώσεις, παρόλο που σε σοβαρά περιστατικά χρειάζεται ενδοφλέβια χορήγηση. Η διακοπή χορήγησης του γάλακτος δεν βελτιώνει την κλινική εικόνα του ζώου και εκτός των άλλων το διατροφικό stress είναι δυνατό να εξασθενήσει ακόμα περισσότερο το μοσχαράκι.
Τα αντιβιοτικά πρέπει να χρησιμοποιούνται μόνο σε σοβαρά περιστατικά βακτηριακής αιτιολογίας.

Οι χωλότητες των αγελάδων γαλακτοπαραγωγής

Στην γαλακτοπαραγωγική αγελαδοτροφία το εύκολο βάδισμα της αγελάδας μεταφράζεται σε μακροζωία και σε ικανοποιητικές οικονομικές αποδόσεις. Αντιθέτως όταν η αγελάδα δυσκολεύεται στην μετακίνησή της, τότε παρατηρείται μείωση της καταναλισκόμενης ποσότητας ζωοτροφής που έχει σαν αποτέλεσμα :
Άμεση μείωση της παραγόμενης ποσότητας γάλακτος
Την προδιάθεση σε διάφορες ασθένειες, άρα την αύξηση των κτηνιατρικών εξόδων
Την πρόωρη απομάκρυνση της αγελάδας συνήθως με χαμηλή αξία σφαγίου
Η ικανότητα αυτή των αγελάδων στην εύκολη μετακίνηση (βάδισμα), οφείλεται κατά 10% στη γενετική (όπως εξάλλου και όλα τα γαλ/γωγικά χαρακτηριστικά), ενώ το υπόλοιπο 90% εξαρτάται από τις συνθήκες εκτροφής.
ΓΕΝΕΤΙΚΗ 10%
Γενετικό δυναμικό την στιγμή της γέννησης
ΠΕΡΙΒΑΛΛΟΝ 90%
Συνθήκες ενσταυλισμού-εκτροφής
Διατροφή
Προληπτική ποδοκομία
Αιτιολογία χωλοτήτων
Δακτυλική Δερματίτιδα
Η δακτυλική δερματίτιδα είναι μια μόλυνση που εμφανίζεται μεταξύ των οπλών και οφείλεται στο μικρόβιο Fusiformis nodosus (είναι το ίδιο μικρόβιο που προκαλεί την κουτσαμάρα των προβάτων). Η μετάδοση της ασθένειας είναι πολύ γρήγορη, αλλά περνά απαρατήρητη σε πολλές εκτροφές αν και η παρουσία της είναι πάρα πολύ συχνή.