Τετάρτη 2 Ιουνίου 2010

Laktasyondaki Süt Ineklerinde Beslemenin Metabolik Hastalıklar Üzerindeki Etkisi




Charles C. Stallings
Sütçülük Bilimi Profesörü
Virginia Tech. Üniversitesi
Blacksburg, Virginia USA


Buzagılamanın hem öncesi, hem de sonrasındaki besleme uygulamaları, laktasyondaki
süt ineklerinin saglıgını etkileyebilir. Metabolik hastalıklar, genellikle, yem alımının
sınırlı oldugu ve süt veriminin hızla arttıgı ilk laktasyon haftalarında bas gösterir. Rumen
asidozu ve abomasum deplasmanı gibi bazı metabolik hastalıklarsa, rasyodaki
dengesizliklere baglı olarak laktasyonun daha ileri haftalarında da ortaya çıkabilir.
Ayrıca, birçok metabolik hastalık birbiriyle iliskili olup bunlardan birinin ortaya çıkması
digerlerini de tetikleyebilir. En yaygın görülen hastalıklar, metabolik sebepleri ve
beslemeyle olan iliskileriyle birlikte asagıda tanımlanmıstır:


Rumen Asidozu ve Topallık

Birçok sey topallıga yol açabilir. Fakat beslemeyle iliskili olan sebebi, rasyonda asırı
nisasta bulunması ve kafi derecede selüloza yer verilmemesidir. Bunun neticesinde
rumende asidoza yol açabilecek asırı asit üretimi ortaya çıkar. Rumen pH derecesinin
günün büyük kısmında 6.2’nin altında seyretmesi durumunda akut asidoz görülür. pH’ın
genellikle yemleme saatlerine baglı olarak sadece kısa sürelerle bu seviyenin altına indigi
hallerde ise sub-akut asidozdan söz edilir. Topallık, genellikle siddetli asidozun birkaç
hafta ardından belirir. Asidoz ve topallık, gevis getirmeyi stimüle edecek yeterli
miktarda selüloz beslemesi yapılması ve mısır ile arpa gibi tahıllardan gelen nisastanın
sınırlanmasıyla önlenebilir. Rasyon kuru maddesinde genellikle %18 asit deterjan selüloz
(ADF) ve %30 nötr deterjan selüloz (NDF) bulunması tavsiye edilir. Buna ilaveten, söz
konusu selülozun çignemeyi ve salya ifrazatını tesvik edecek kadar kaba bir formda
(“Etkin Selüloz”) verilmesi gerekir. Salya, rumende üretilen asidi dogal olarak nötralize
eden sodyum bikarbonat içerir.

Abomasum Deplasmanı
Abomasum deplasmanı veya kayması, genellikle, ineklerin yem alımını tedricen artırdıgı
erken laktasyon asamalarında görülür. Ancak, diyette selüloz eksikligi bulundugu
durumlarda daha ileri laktasyon safhalarında da abomasum deplasmanına rastlanabilir.
Hipokalsemi veya diger bir deyisle kandaki kalsiyum seviyesinin düsük olmasından
kaynaklanan, kas tonusu zayıflıgının bu hastalıga zemin hazırlayan bir faktör oldugu
düsünülmektedir. Kandaki kalsiyum seviyesinin yetersiz olması, kuru dönemde ve
özellikle de buzagılama öncesindeki geçis döneminde yüksek seviyede katyon
beslemesinden (K ve Na) kaynaklanabilir. Bu hastalıgı önlemek için izlenecek
stratejilerden biri, buzagılama öncesinde yüksek K ve Na içerikli yemlerin
sınırlanmasıdır. Aynı zamanda, dogumu yaklasmıs kurudaki ineklere amonyum klorür
gibi anyonik tuzlar veya hidroklorik asitle islenmis soya küspesi verilerek diyetteki klor
(anyon) seviyesi yükseltilebilir ve böylece diyetteki katyon : anyon farkı (DCAD) asagı
çekilir. Buzagılama öncesindeki yüksek DCAD seviyeleri, dogumun akabinde
hipokalsemiye yol açma egilimindedir.

Süt Humması

Süt humması, genellikle, süt üretimiyle birlikte kalsiyum ifrazatının basladıgı
laktasyonun ilk haftasında ortaya çıkar. Bu asamada yem ve dolayısıyla kalsiyum alımı
sınırlı oldugundan, hayvan, açıgını kapatmak için kemiklerdeki rezervlerini mobilize
eder. Açıgın bu sekilde kapatılması mümkün olmazsa hayvan koordinasyonunu
kaybedebilir ve yürüyemez hale gelebilir. Tedavi, kana kalsiyum infüzyonu seklinde
yapılır. Gebeligin son asamalarında katyon : anyon farkı yüksek diyetler verilmesi bu
hastalıga sebep olabilir. Kurudaki ineklerin diyetleri, katyon ve özellikle de potasyum
açısından sınırlanmalıdır. Erken laktasyon dönemi rasyonlarında ise, kullanılan takviye yag miktarına baglı olarak KM bazında %0.8 ilâ %1 oranında kalsiyum bulunmalıdır
(yag takviyesi yapılan rasyonlarda daha fazla kalsiyuma ihtiyaç vardır).

Ketozis

Ketozis, inekler negative enerji dengesine düstügünde ortaya çıkan bir metabolik
hastalıktır. Sıklıkla erken laktasyonda görülse de, yem alımının sınırlandıgı her zaman
ortaya çıkması mümkündür. Abomasum deplasmanı gibi, yem alımını azaltan diger
vakalar da ketozise yol açabilir. Ketozis esnasında kandaki glukoz seviyesinin düsük
olması, vücuttaki yag rezervlerinin mobilizasyonunu tetikler ve dolayısıyla kandaki
esterlesmeyen yag asidi (NEFA) seviyesi artar. Esterlesmeyen yag asitlerinin
parçalanması sonucunda açıga çıkan ketonlar kanda birikir ve idrarda tespit edilir.
Ketozis esnasında verim düser. Ketozis tedavileri, kandaki glukoz seviyesinin artırılması
mekanizmasına dayanır. Propilen glikol veya kalsiyum propiyonat vererek kandaki
glukoz seviyesini artırmak, ketozisin önlenmesinde kullanılan usullerdendir.

Mastit

Mastit, bakterilerin meme bezlerine yerlesmesi sonucu enfeksiyon ve somatik hücre
sayımında arısla kendini gösteren bir hastalıktır. ineklerin bu hastalıga karsı en zayıf
oldugu zaman, bagısıklık baskılanmasının sıkça görüldügü erken laktasyon dönemidir.
Bagısıklık sistemi baskılanmıs hayvanlarda lenfositler gerekli reaksiyonu gösteremedigi
için, kandaki kalsiyum seviyesinin düsük olması hayvanın bakterilerle mücadele
yetenegini olumsuz etkileyebilir. Dogum stresleri de bagısıklık sistemini baskılayan
kortizol hormonu salgılamasını artırabilir. ineklerin buzagıladıktan hemen sonra yem
yemeye baslamalarını saglamak, bagısıklık sistemlerine islerlik kazandırmak açısından
çok önemlidir. Ayrıca; E vitamini, selenyum, çinko ve diger iz mineraller de bagısıklık
sistemi için gereklidir ve hem kurudaki, hem de yeni buzagılamıs ineklerin rasyonlarında
takviye edilmeleri gerekir. Organik ve inorganik selenyum (selenometiyonin ve sodyum
selenit) ve çinkonun (çinko metiyonin ve çinko oksit) kombinasyon halinde kullanılması
da faydalı olabilir.

Plasenta Retensiyonu ve Metrit

Plasenta retensiyonu da (son atamama) bagısıklık baskılanmasına baglı bir durum olup
tipik olarak dogumların %10’dan az bir kısmında görülür. ikiz veya iri cüsseli buzagı
dogumlarında son atamama vakalarına daha sık rastlanır. Plasentanın döl yatagından
(uterus) ayrılamaması, anne inegin bagısıklık sisteminin bu materyali yabancı olarak
tanıyamamasından kaynaklanabilir. Bu açıklama, özellikle de dogumu takip eden ilk
birkaç gün için geçerlidir. Ayrıca, buzagılamayı müteakip serviks de açık kaldıgından
bakteriler döl yatagına girerek enfeksiyona yol açabilir (metrit). Bu durum da, bagısıklık
sistemi baskılanmıs hayvanlar için daha büyük bir problem teskil eder. iz mineraller ve E
vitamini bu rahatsızlıgın önemli besinsel faktörleri olup buzagılama öncesi ve sonrasında
takviye edilmelidir

Δεν υπάρχουν σχόλια:

Δημοσίευση σχολίου